Kültür turizmi ile refah kenti yaratmak…

Kategori: MAKALELER | 0

Girişimcilikte yaptığımız çalışmaların kalıcı olabilmesi gelir modelini iyi yönetebilmemizle mümkündür. Kentlerimizin gelişmesi girişimciliğe destek olur. Bir bölgenin ticari potansiyelinin artması yeni iş olanakları, kentte yaşayanların gelir seviyesini yükselmesi, refah ve mutlu şehirler yaratmak demektir. Anadolu’muzda birçok şehir ve kasabalarımızda atıl duran tarihi kentsel dokunun yaşayabilmesi tarihi evlerin restorasyonu yanında ortak kültür varlıklarının yaratılabilmesi ile olur.

Bir tarihi bölgeyi ayağa kaldırayım derken o bölgede yapılan bina restorasyonları sonucunda yaşayan alanlar yaratılmazsa boş binalar bir süre sonra gene bozulacak ve işlevsiz olacaktır. Bina sokak iyileştirmeleri yanında yapılan yerlerin yaşayan bir organizma gibi gelişmesi gerekir. Kültür turizminde sürdürülebilirlik çok önemlidir. Yapılan çalışmaların kalıcı olması insan sirkülasyonunun sürekli sağlanması ile gerçekleşir. Bunun için o bölgeyi canlı tutacak ortak yaşam alanları ile restore edilen yerlerin yaşaması sağlanır.  Bu ortak yaşam alanları şunlar olabilir: Müzeler, sanat atölyeleri, kurs merkezleri, sanat galerileri, restoran ve kafeler, hediyelik eşya satan dükkânlar, ortak geniş alanlar, parklar, butik oteller ve diğerleri. Binalar karmaşık olarak hepsi bir yerde kümeleşirse insan devinimi sağlanır ve bölge yaşam alanı kazanır. Eskişehir Odun Pazarı belediyesinde bunlar çok iyi bir kombinasyonla sağlanmış. İnsanlar birçok müzeyi bir arada gezebiliyor, yürüme mesafesinde çarşılarında alışveriş yapıyor, yemek yiyor, sanat atölyelerinde performansları izliyor ve katılabiliyor, kafelerinde dinleniyorlar. Zincirin halkaları gibi hepsi bir arada birbirlerini destekliyorlar.

Şehirlerin gürültüsü, sıcağı ve kalabalık artık nefes almayı güçleştiriyor. Tarihi kentsel doku kentlerde çölde bir vaha gibi nefes almayı sağlıyor insanlara. Eski dönemlerde şehirler birer uygarlık merkezleri ile farklı kültür zenginliklerin bir araya getiriyor insanların gelişmelerine uygarlaşmalarına medenileşmelerine farklı din inanç görüş ve insanların barış içinde mutlu yaşama imkânları sunuyordu.  Kültürel çeşitlilik birer zenginlik katıyor ve ortak yaşam kültürü yaratıyordu. Şimdilerde ise şehirlerimizi betonlaştırarak binalarla ve arabalarla doldurarak nefes alamaz hale getirdik. Birçok kişi artık kırsala sakin yaşama geçmek için şehirleri terk etmek istiyor. Şehirlerimizi tekrar yaşanır kılmak zorundayız. Tarihi dokuları koruyarak bunu biraz olsun başarabiliriz. Yerel yönetimlere bu konuda çok iş düşüyor. Eskişehir Odun Pazarı belediyesi zamanla gelişe gelişe bir planlamayla bunu başarmış. Darısı diğer belediyelerimizin başına…