Karanlığa Kalmayalım!

Kategori: MAKALELER | 0

 

national-18

Akdeniz Üniversitesi Teknoloji transfer Ofisi-Akişmer- in düzenlediği “Nasıl mucit olurum? Einstein gibi nasıl düşünür, Leonardo gibi nasıl olunur?“ konulu söyleşi Amerika’dan gelerek katılan Dr. Güven Yalçıntaş tarafından yapıldı. Oldukça güzel ve ilgi çekici söyleşide mucit olmanın hiç te zor olmadığı asıl önemli olanın bizim hayallerimize inanmamız gerektiği, istediğimiz şeylere gerçekten ister ve emek harcarsak yapabilmemizin mümkün olduğu örneklerle gösterildi. Kısaca şu konular anlatıldı: Kuralların dışına çıkmak, kutunun dışında düşünmek, kabul edilen alternatifler arasında çözüm yoksa mümkün olmayan alternatifleri düşünmek, her şeyi yazmak, çok okumak, öğrenmeyi sevmek, karar vermeden önce bakış açımızı değiştirmek, hata yapmaktan çekinmemek, karmaşık durumlarda soğukkanlı olmak, devamlı sezgimizden yardım aramak, hayatta her şeyde espri ve mizah yakalamak, sağduyumuza güvenmek,   çelişkiyi yaratıcılık için fırsat olarak görmek. Güzel geçen konuşmalardan soru ve cevaplardan sonra bir katılımcı görüşlerini paylaştı; dedi ki :ülkemizde başarılı olanların, yaratıcı ve farklı düşünenlerin maalesef cezalandırıldığını, haklarının yendiğini, bir sürü engellerle karşılaştıklarını, ülkemizde yeniliğe, farklılığa tahammül olmadığını, bilim alanında birçok alanda zorluk ve sıkıntılar yaşandığı konuşuldu. Türkiye’den mucit çıkmaz yenilik yapan yaratıcı insan çıkmaz anlamda konuşmalar yapıldı. Konuşmanın bu noktasında Sayın Güven güzel bir cevap verdi kısaca “Karanlık ta kalmamak” diye özetlenebilecek nefis bir saptama yaptı. Karamsar düşündüğümüzde her şeyden vaz geçtiğimizde hiçbir şey yapmadığımız da kısaca hep ağladığımız da elimize ne geçecek? Üzüldüğümüzle kalacağız. Yani karanlığın batağında saplanıp kalacağız. Bu karanlık bizi hep içine çekecek ve kendi kendimize hapsettiğimiz karanlıkta acılarımız sıkıntılarımızla baş başa kalacağız. Oysa her şeye rağmen tüm koşulların olumsuzluğuna zorluğuna rağmen bir çaba harcamak gayret göstermek karanlıktan kurtulmamıza aydınlığa çıkmamızı sağlayabilir. Bu tamamen bizim elimizde. Ülkemizde bu karanlığı yaran kendi karanlığına hapsolmamayı başaran birçok örnekler var. Spor da sanat ta bilimde dünya çapında yüz akımız birçok insan yetişiyor. Bu zorluk ve sıkıntılar sadece bizim ülkemize özgü değil her ülkenin kendi şartlarında zorluk ve sıkıntıları var. Her şey kolay olsaydı başarma mutluluğunun tadını nasıl çıkarırdık? Aslında her şeyin daha iyiye gideceğine olan ümidimizi korumamız gerekiyor. Sadece ümit etmek değil bunun için çalışmamız, çalışmamız, çalışmamız gerekiyor.

Çocuklarımıza güzel bir dünya bırakmak için çalışacağız. Atalarımız çalıştılar çabaladılar bu güzel ülkeyi bize teslim ettiler. Bizim de sorumluluğumuz ve borcumuz bizden sonra çocuklarımıza güzel bir ülke bırakmak. Atalarımız ümitsizliğe kapılsalardı, üstelik her tarafı işgal edilmiş yokluklarla dolu bir zamanda her türlü imkânsızlığın zorluğun sıkıntının yaşandığı dönemde yokluklara karşı mücadele verdiler bağımsız güçlü bir ülke olmamız için çalıştılar,  gençliklerini, emeklerini, yaşamlarını feda ettiler, sonunda bu güzel ülkemizi bize kazandırdılar. Çevremizi saran ülkelerden ne kadar gelişmiş olduğumuz ortada, sıkıntılarımıza rağmen halen gıpta ile bakılan bir ülkeyiz. Bunu anlamak için çevre ülkelere bir seyahat yapmak yeter. Biz bu güzel vatanı hazır bulduk değerini korumamız gerekiyor. Kendi karanlığımıza teslim olmayacağız. Üreteceğiz öğüneceğiz, çalışacağız ve güveneceğiz…

Bir Cevap Yazın