Bu hafta Alanya Dim Mağarasını tanıtmak, bir süre önce yaptığımız geziden bahsetmek istiyorum. Grubumuz 12 kişiyle yola çıktı. Alanya yolu üzeri bir çay molası verdikten sonra yaklaşık 2,5 saat sonra Dim mağarasına ulaştık. Ekibimiz mağaraya girmenin heyecanı içinde beklerken, mağara hakkında genel bilgileri edindik. “Dim Mağarası Türkiye’nin Akdeniz kıyısındaki Turizm Merkezi Antalya’ya 145 km, Alanya ya 11 km. uzaklıktadır. Mağara Deniz seviyesinden 232 m yükseklikte olup, 1691 m yüksekliğindeki Cebel Reis Dağı’nın batı yamacında yer alır. Alanya’dan Dim Mağarası’na Kestel Beldesi üzerinden, Dim Çay vadisinden ve Tosmur Beldesi üzerinden asfalt yollarla ulaşılabilir. Dim Mağarası eski çağlardan beri bilinmekte ve bir bölümü eski zamanlarda çevre halkı tarafından barınak olarak kullanılmış. Mağara bilimcileri tarafından ölçümleri yapılıp ortaya çıkarılması ise1986 Yılında olmuş. MAĞTUR A.Ş. bu mağarayı turizme kazandırmak amacı ile 1996 yılında devletten kiralayarak bir yılı aşkın bir süre içinde mağara içi ve dışı inşaat ve aydınlatma projelerinin uygulamalarını tamamlamış, 1998 yılında hizmete açmış. Dim Mağarası, Türkiye’de özel teşebbüs tarafından turizme açılan ilk mağaradır”Daha önceki yıllarda değerli jeolog mağara bilimci Dr. Temuçin Aygen hocamızla birlikte Todosk la birçok kez Dım mağarasına geziler yapmıştık. Alanya belediyesinden küçük demir parmaklıklı kapının anahtarını özel izinle alır gezimizi yapar giderdik. O zaman mağara henüz turizme açılmamıştı.Mağaranın yeni hali de güzel, oluşumlara çok zarar verilmeden turizme açılmış. Burada deneyimli uzmanlardan bilgi ve yardım alınmış.Ekibimizle mağaranın içinde ilerliyoruz rengârenk oluşumlar suyun yüzbinlerce yılda damlaya damlaya bir heykeltıraş ustalığı ile yarattığı şaheserleri izlerken doğanın gücüne ve güzelliğine bir kez daha hayran kalıyoruz.Mağara iki koldan gezilebiliyor, kısa ve uzun rota. Uzun rotanın sonunda bizi billur bir yer altı gölü karşılıyor. İçerde tatlı esen meltem rüzgârı gibi kulaklarımızı kaval sesinin esintileri karşılıyor. Bir müzisyen kaval çalıyor, bu gezimizi daha da keyiflendiriyor. Ses dalgalarının mağara içinde yarattığı akustik bizleri inanılmaz bir konser dinlememize neden oluyor. Bol bol resim çektirip çıkışa geliyoruz. Dim çayına doğru giderken yolda bir Muşmula –Malta Eriği-ormanına giriyoruz. Hiç bu kadar sık ve bol Muşmula ağacını görmemiş dostlarımız için biraz tatmak için duruyoruz. Bahçe sahipleri harıl harıl muşmulaları sandıklara dolduruyorlar. Birazdan Alanya halinde satılmayı bekleyecekler. Biz de 2 sandık alıyoruz dalından meyve yemenin tadına doyum olmuyor.Yemek molamızı Dim çayında Pınarbaşı tesislerinde veriyoruz. İsteyen taze ve iri alabalıkların tadına bakıyor, isteyen kumanyasını açıyor herkesle paylaşıyor. Grubumuzun az olması birlikte dayanışmamızı ve dostluğumuzu geliştiriyor. Yıllardır devam eden baraj sonunda bitmiş. Baraj gölünde kısa bir mola veriyoruz. Dim çayı üzerinde yer alan alabalık tesisleri ve lokantaları var. Oldukça soğuk olan suda kimileri serinliyor. Tesisler bu bölgenin en güzel yerlerinde, suyun serinletici ve arındırıcı gücü her yere hakim. Yemek molamızda çok keyifli geçiyor. Alanya ya dönüşe geçiyoruz. Alanya İskelesinde çay molası vererek Antalya ya dönüyoruz.