Hayatımızın her evresinde sorunlarla karşılaşırız. Hayata bakış açımız sorunlara verdiğimiz tepkilerle oluşur. Kimi insan sorunları görmezden gelir, işi oluruna bırakır, kendi kendine çözülmesini bekler veya çözümü erteler. Sorunlardan kaçmak mümkün değildir. Ummadığımız zamanda gene karşımıza çıkıverir sorunlar hem de çoğalarak. Bu kez çözüm daha zorlaşır, maliyeti de yükselir. Sorunlar kadar çözüm yolları da sınırsızdır. Her sorunu başımızın bir belası saymak yerine; bu sorundan ne öğrenebilirim, çözümüyle hayatımıza ne katkısı olacak diye bakmak sorunlarla barışık yaşamamızı sağlayabilir. Çözümlere daha kolay ulaşmamızı ve her çözümümüzde güçlenerek gelişmemize neden olabilir.
Dünyanın gelişimine, hayatımızın gelişim evresine baktığımızda sorunlara ne çok şey borçlu olduğumuzu görürüz. Şu anki yaşama konforumuzu sorunları çöze çöze gelişerek elde etmedik mi? Teknoloji ve kurumların itici gücü sorunlar ve çözümler değil mi? Aslında bana göre iki tür sorun var: Biri bizim kabahatimizin olmadığı bizim dışımız da olan fakat bizim yaşamamıza etki eden sorunlar, diğeri de ortaya çıkmasında bizim bilerek veya bilmeyerek katkımız sonucunda oluşan sorunlar. Sorunlara bakış açımız bazen isyan, kızgınlık, çaresizlik, hiçbir şey yapmama, kadere kızma şeklinde olabileceği gibi bazen de bu sorundan ne öğrenirim nasıl bu sorunu çözebilirim deyip harekete geçmek şeklinde olabiliyor. Tabi ki ikinci çözüm en uygunu ve mantıklısı. Birincisinde gereksiz yere kendini üzme, mutsuzluk ve sorunların devamı ile acının sürmesi meydana geliyor, diğerinde ise hem sorunu çözebilme imkanı hem de yeni bilgilerle gelişme ve öğrenmeyle daha güçlü olma imkanı sağlanıyor. Eğer sorunlar bizden kaynaklanmıyorsa üzülmek anlamsızlaşıyor. Hemen çözüm için çalışmaya başlamak bizi geliştiriyor. Sorun bizden kaynaklanıyorsa şapkayı önümüze alıp düşünmek, bir daha olmaması için neler yapmanız gerektiği ve hemen çözüme odaklanmak gerekiyor. Hiç sorun olmasa her şey güllük gülistanlık olsa ne güzel olurdu değil mi? O zaman da hayattan keyif alır mıydık? Yenilikler yapar mıydık? Hayatımızın tadı tuzu olur muydu? Sorunlar var. Çünkü onlar sayesinde gelişiyor, ilerliyor ve güçleniyoruz. Ayaklarımızı daha sağlam basıyor mücadele ve hayatta kalma becerimizi geliştiriyoruz. Peki sorunlara nasıl çözümler bulacağız? Yeni fikirleri nasıl geliştireceğiz? Hayal gücümüzün zenginliği burada kılavuzumuz olacak. Sorunlara çözüm ararken peki ya şöyle yapsak nasıl olur? “Şöyle bir şey olsa” demek, ardından da farklı çözümler üretmeye başlamak yaratıcılığımızı geliştirebilir yeni fikirler çıkmasını sağlayabilir. Yıllarca hep aynı benzer işleri yapmak ya da alışkanlıklarımız bizlerin yaratıcılıklarını, hayal gücümüzü engelliyor. Sürekli belli kurallarla yaşamak belli çevrenin dışına çıkamamak, bizlerin yeni fikirler üretmesini, düşünmesini durduruyor. Kısaca sürekli durgun yaşam hayal gücümüzü yok ediyor. Şöyle yapsam nasıl olur demek bizlerin klasik anlayışlara kafa tutmamızı sağlayabilir, yeni fikirlerin gelmesini geliştirebilir bizi uyandırabilir. Alışkanlıklarımızdan dar açılı bakıştan kurtulmamızı sağlayabilir. Ayağımıza bağladığımız prangalarımızdan kurtulmamızı, kendi düşünce sistemimize meydan okumamızı sağlayabilir. Hayata geçirilmemiş fikirlerle karmaşık zor sorunlar için hiç düşünmediğimiz yenilikleri fark etmemizi ve bulmamızı yaratabilir. Belki çözüm burnumuzun dibinde. Biz bunca yıldır kalıplaşmış düşünce yapımızda bunu fark etmemiş olabiliriz, yeni fikirler böyle filizlenebilir. Sadece şu soruyla “ya şöyle yapsam nasıl olur” sorusuyla. Aslında bütün sorunların cevapları bizde değil mi? Sorunlara karşı harekete geçmememizin bir nedeni de, sonunda bir şey olmayacağı, baştan başarısız olacağımız düşüncesidir. Bunu denemeden anlayamayız. Aslında denemek, sonu başarısızlık olsa bile kazançtır. Çünkü neden başarısız olduğumuzu öğreten değerli bir bilgi ediniriz. Deneme sürecinde de hiç bilmediğimiz bir çok şeyi de öğreniriz. Denemekle bir şey kaybetmez, aksine her durumda kazançlı çıkarız. Hiçbir şey yapmazsak zaten bir şey elde edemeyeceğimiz kesin ama denersek başarısız bile olsak çok şey öğreneceğimiz ve başarıya giden yolu açmaya başlayacağımız da kesin değil midir? Kazancımız tecrübe, bilgi, deneyim ve yeni fikirler belki de yeni çözümler. “Acıyı bal eylemek” de böyle değil mi?
Bir Cevap Yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.