Girişimcilikte en önemli sorunlardan birisi de kaynak sorunudur. İki yakamız bir türlü bir araya gelmez. Para en büyük sorun olur çıkar karşımıza. Hayal ettiğimiz işe ulaşmak bir türlü mümkün olmaz. Hep başkalarından yardım bekleriz. Para, kaynak, destek arar dururuz. Oysa burnumuzun dibinde var olan kendi öz kaynaklarımız neyimize yetmez. “Hayalimiz büyüktür ve o büyük hayale büyük destek ve yardım gerekir!”
Bu düşünceyle hayallerimizi erteler dururuz. Oysa başlamak yol almak demektir. Kaybedecek bir dakikamız bile yoktur. Kendi yağımızla kavrulmak kaynağı içimizde aramak aklımıza gelmez bir türlü. Ama gerçek güç içimizdedir. İç kaynağımızdadır. Oysa dış kaynak güvenilmez, belirsiz ve geçicidir. Kendi gücümüzden beslenmezsek dış kaynak kuruduğunda yapayalnız çaresiz kalabiliriz. İşimizi kurmak için akılcı düşünmek zorundayız. Kendimizde var olan sınırlı kaynaklarla bir yerlerden başlamalıyız. İşimizin hayalini kendi sınırlı imkanlarımızla başlangıçta küçük kurmalı sonra aşama aşama hedeflerimizi büyütmeliyiz.
Birden büyük işler kuramayız. Birden büyüyen birden batabilir. Ağaçlar bile ağır ağır büyür. Zamanla gelişir olgunlaşır. İşler de böyledir. Küçük imkanlarla kurulan işletmeler zamanla büyüyerek çok kapsamlı ve büyük işletmeler olmaktadır. Ağır ağır hazmederek büyüme işletmeyi daha sağlam kılmaktadır.
Küçük işletmeler ekonomik krizleri daha kolay atlatmaktadır. Küçük işletmelerin krizlerde çıkış yolunu bulmakta manevra kabiliyetleri büyük olduğu için büyük işletmelere göre daha çabuk hareket etmekte ve çözüme hızla adapte olabilme imkanları vardır. Kısıtlı imkanlarımızla büyük düşünelim küçük başlayalım.