Var olanla yetinmemek hep daha iyi olanı arayış, insanoğlunun hayat ta var olma savaşında daima itici bir güç olmuştur. En güzele, en iyiye ulaşıncaya kadar sürekli arayış içinde olmak, sürekli gelişmek bizi hep daha iyiye güzele mükemmelliğe ulaştırır. Yeni buluşlar, yeni ürünler, yeni düşüncelerin gelişimi hep bu arayışla olmuyor mu? Bu arayıştır ki bizi durağanlığın, tembelliğin tuzaklarından kurtarır devamlı yeni kalmamızı, günceli yakalamamızı ve daima ilerlememizi sağlar. Çalıştığımız kurumlardaki işimizde, kurduğumuz işletmelerdeki çalışmalarımızla hep ileriye gitmek zorundayız. Yaptığımız işte ne kadar iyiyiz? Buna nasıl karar veriyoruz?Neye göre iyiyiz? Bize göre mi? Çevremize göre mi? Arkadaşlarımıza göre mi? Yaptığımız işte, görevimizde, ürettiğimiz üründe, verdiğimiz hizmette bu iş bu kadar yapılır, bu iş bundan daha iyi yapılamaz, demememiz gerekiyor. Çünkü el elden üstündür, yapılan her şeyin mutlaka daha iyisi, daha güzeli vardır. Çevremize baktığımız da birçok üründe, hizmette her şeyde gelişmeye dönük izler görürüz. Hiçbir şey durağan değildir, sürekli değişmekte ve gelişmektedir. “Bundan daha iyi olamaz, bu kadar yeterli” demek gelişmeyi, yeniliği, verimliliği engeller. Bizi rehavette bırakır. Oysa rakiplerimiz yerinde durmamaktadır, onlarda sürekli yenilik ve gelişme içerisindedir. İşimiz maraton koşusu gibidir, durduğumuzda geçiliriz. Geçilmemek için devamlı koşmamız gerekir. Hayat sürekli bir devinim, gelişme ve değişim içerisindedir. Rakiplerimiz, müşterilerimizin beğeni, beklenti ve istekleri, çevremizdeki her şey, ürünler, sistemler, hizmetler sürekli gelişiyor, yenileniyor, farklılaşıyor. Bizim bu gelişmelerin dışında kalmamız mümkün değildir. Bu nedenle sürekli kendimizi yenilememiz, hizmet ve ürünlerimiz için devamlı arayış içinde olmamız gerekiyor. Biz gelişmelere kayıtsız kalamayız yaptığımız işlerde sürekli iyileştirmeler yapmak zorundayız. Bu iyileştirmeleri düzenli olarak yapmalıyız. Amacımız çok iyi bir şirket olmak değil dünyanın en iyi şirketi olma hedefiyle çalışmamız gerekiyor. Yaptığımız işi en mükemmel nasıl yaparım anlayışıyla çalışmamız gerekiyor. İlerleme çıtamızı sürekli yükseltmemiz gerekiyor. En büyük rakip kendimiziz. Kendimizi devamlı aşmalıyız. Ancak böyle ilerleyebiliriz, kalıcı olabiliriz, rakiplerimiz den önde olabiliriz. Başlangıç için şu soruyu kendimize sormalıyız; “Yaptığım işi daha verimli daha iyi yapmak için neler yapabilirim ?” Bu anlayışı ekibimizle, çalışma arkadaşlarımızla paylaşmalıyız ve işletmemizin çalışma temel ilkesi haline getirmeliyiz. Eğer en iyiyi, daha güzeli yapmak için çaba göstermezsek yaptığımız işi yeterli görürsek asıl en büyük hatayı o zaman yapmış oluruz. Çünkü durmak bizi geriletir bize en büyük zararı verir. Devamlı koşmak zorundayız… Hep daha iyi daha güzel için çalışmalıyız. Bu süreç bir başladı mı hiç bitmez. “İyi mükemmelin düşmanıdır”.Usta şairimiz Nazım Hikmet ne güzel söylemiş : “En güzel deniz: Henüz gidilmemiş olanıdır. En güzel çocuk:
Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğum sözdür.”
Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğum sözdür.”